tarafından [Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]'ni çok sevdiğinizi biliyoruz, çünkü biz de çok seviyoruz. Bu çocuklar hakkında merak ettiklerimiz vardı, atıp tutacağımıza kendilerine soralım dedik ve grubun davulcusu Kerem Kabadayı ile uzun bir röportaj yaptık.
Albümün dili daha zehir zemberek, derdi kendinden çok dünyayla, Mor ve Ötesi gittikçe aktivist bir grup mu olacak?
Aslında yeni başlamış bir dönüşüm değil bu, nükleer santral konusu ortaya çıktı zamanlarda toplumsal konularda bir şeyler yapmalı deyip harekete geçmeye karar vermiştik. Türkiye'de nereye elini atsan bir sorun çıktığı ve dünya da gittikçe Türkiye'ye benzemeye başladığı için konu bulmakta hiç zorluk çekmiyoruz. Yine nükleer santralleri gündeme getiriyorlar, ayrıca destek verdiğimiz başka kampanyalar da var - henüz çok erken neler olduğunu söylemek için, bir iki ay içinde ortaya çıkacak. Ama Mor ve Ötesi aktivist ya da pasifist bir grup değil, aktivist üyelerden kurulu bir müzik grubu. Sahneye çıktığımızda ya da stüdyoya girdiğimizde bundan sonraki kampanyamız ne olacak diye düşünmüyoruz, önceliği her zaman müziğe veriyoruz ama müziğin bize geçen zaman içinde kazandırdığı gücü de doğru şekilde kullanmaya çalışıyoruz.
Aşk şarkılarının unutulmaz grubu olun demiyoruz tabii ama o politik tarafı bazen fazla göze soktuğunuzu düşünmüyor musunuz?
Doğrudur ancak örneğin az olduğu yerde tek örnek fazlaca göze batar. Türkiye'de bizim uğraştığımız kulvarda bizim gibi davranan birkaç grup ya da birkaç sanatçı daha olsaydı biz de bu kadar göze batmazdık. Şu an Türkçe rock yapanlara baktığımda büyük çoğunluğunun sevgilileriyle problemleri var, herkes ten kokluyor, birilerini özlüyor, çocuklar akıyor, bir şeyler oluyor… Herkesin hayatında oluyor bunlar, bizim hayatımızda da olan şeyler ama grup içinden geçen müziği yapmak ve içinden geçen sözleri söylemek zorunda. Özellikle planlanmış bir şey değil ama biz yaşanan şeylerin etkilerini fazla gözardı etmemeye çalışıyoruz. Bu da bir tercih, çok fazla gazete okumamak, çok fazla bir şeylerle ilgilenmemek de bir tercih. Buna da saygı duyulması gerekli ama bunun bizim açımızdan çok da mümkünatı yok.
Rock müzik trendleri dünyada bir o tarafa bir bu tarafa sürüklenip duruyor, Post Punk, Garage Rock, New York sound coşuyor, siz sanki pek bir şeyden etkilenmiyorsunuz?
O patlıyor bu patlıyor, New York sound geri geliyor, biz bunlara mesafeyle yaklaşıyoruz. Grupta herkesin bir müzik birikimi var ve o yeni çıkan şeylerin orijinallerini zaten biliyor oluyoruz. Ben The Hives ya da The Strokes dinleyeceğime 70'lerin sonundan bir şeyler dinlemeyi tercih ederim. Zamanında dinlediğimiz şeylerin replikaları çıkıyor, replikaları dinlemektense orijinallerini dinlemek daha çekici geliyor bize. Orijinallerden de zaten her zaman etkileniyoruz, bizim müziğimizin temelleri herhangi bir dönemde yeni çıkmış bir grupta değil de eskilerde aranmalı bence.
Albümün dili daha zehir zemberek, derdi kendinden çok dünyayla, Mor ve Ötesi gittikçe aktivist bir grup mu olacak?
Aslında yeni başlamış bir dönüşüm değil bu, nükleer santral konusu ortaya çıktı zamanlarda toplumsal konularda bir şeyler yapmalı deyip harekete geçmeye karar vermiştik. Türkiye'de nereye elini atsan bir sorun çıktığı ve dünya da gittikçe Türkiye'ye benzemeye başladığı için konu bulmakta hiç zorluk çekmiyoruz. Yine nükleer santralleri gündeme getiriyorlar, ayrıca destek verdiğimiz başka kampanyalar da var - henüz çok erken neler olduğunu söylemek için, bir iki ay içinde ortaya çıkacak. Ama Mor ve Ötesi aktivist ya da pasifist bir grup değil, aktivist üyelerden kurulu bir müzik grubu. Sahneye çıktığımızda ya da stüdyoya girdiğimizde bundan sonraki kampanyamız ne olacak diye düşünmüyoruz, önceliği her zaman müziğe veriyoruz ama müziğin bize geçen zaman içinde kazandırdığı gücü de doğru şekilde kullanmaya çalışıyoruz.
Aşk şarkılarının unutulmaz grubu olun demiyoruz tabii ama o politik tarafı bazen fazla göze soktuğunuzu düşünmüyor musunuz?
Doğrudur ancak örneğin az olduğu yerde tek örnek fazlaca göze batar. Türkiye'de bizim uğraştığımız kulvarda bizim gibi davranan birkaç grup ya da birkaç sanatçı daha olsaydı biz de bu kadar göze batmazdık. Şu an Türkçe rock yapanlara baktığımda büyük çoğunluğunun sevgilileriyle problemleri var, herkes ten kokluyor, birilerini özlüyor, çocuklar akıyor, bir şeyler oluyor… Herkesin hayatında oluyor bunlar, bizim hayatımızda da olan şeyler ama grup içinden geçen müziği yapmak ve içinden geçen sözleri söylemek zorunda. Özellikle planlanmış bir şey değil ama biz yaşanan şeylerin etkilerini fazla gözardı etmemeye çalışıyoruz. Bu da bir tercih, çok fazla gazete okumamak, çok fazla bir şeylerle ilgilenmemek de bir tercih. Buna da saygı duyulması gerekli ama bunun bizim açımızdan çok da mümkünatı yok.
Rock müzik trendleri dünyada bir o tarafa bir bu tarafa sürüklenip duruyor, Post Punk, Garage Rock, New York sound coşuyor, siz sanki pek bir şeyden etkilenmiyorsunuz?
O patlıyor bu patlıyor, New York sound geri geliyor, biz bunlara mesafeyle yaklaşıyoruz. Grupta herkesin bir müzik birikimi var ve o yeni çıkan şeylerin orijinallerini zaten biliyor oluyoruz. Ben The Hives ya da The Strokes dinleyeceğime 70'lerin sonundan bir şeyler dinlemeyi tercih ederim. Zamanında dinlediğimiz şeylerin replikaları çıkıyor, replikaları dinlemektense orijinallerini dinlemek daha çekici geliyor bize. Orijinallerden de zaten her zaman etkileniyoruz, bizim müziğimizin temelleri herhangi bir dönemde yeni çıkmış bir grupta değil de eskilerde aranmalı bence.
